Çınar Noyan şimdi, Dongfeng Motor Group’un küresel bir markası ve 70’ten fazla ülkeye ihracat yapan DFSK Türkiye’nin direksiyonunda. DFSK, Türkiye’de Noyan’ın pilotajında neler yapar, hep birlikte göreceğiz.
Çınar Noyan geçtiğimiz günlerde sektörde merak edilen soruları konuk olduğu CNBCe kanalının başarılı sunucusu Şafak Tükle‘nin sunduğu Araç Takip programında yanıtladı. Noyan, Şafak Tükle’nin sorularını yanıtlarken, Çinli markalar, ÖTV bariyeri, ikinci el ve otomobil pazarının geleceğine ilişkin ilginç ve çarpıcı detayların altını çizdi.
Çin otomobil markaları için Türkiye pazarı neden önemli?
Pazarda Çin markalarının hakimiyeti söz konusu mu, Türkiye’ye yatırım konusunda ne kadar ciddiler?
Hangi markalar yatırıma daha yakın, BYD’ye imtiyaz mı tanındı?
Önümüzdeki dönemde pazar nasıl şekillenecek, hangi özellikleri taşıyan otomobiller tercih edilecek?
DFSK, Türkiye’de ne zaman yatırım yapacak?
Araç fiyatları yükselecek mi, ya ikinci el fiyatları?
Bu ve benzer merak edilen soruları DFSK Türkiye Genel Müdürü Çınar Noyan yanıtladı:
“Türkiye, Çin markaları için çok kıymetli bir ülke! Türkiye hem Avrupa’nın dibinde, hem de jeopolitik olarak çok önemli bir konumda. Dolayısıyla Türkiye, Çin markaları için çok kıymetli. Türkiye otomotivde Avrupa’da beşinci büyük pazar. Beşinci büyük pazar olmasına rağmen hala kendi potansiyelinin ancak %50’sini karşılayabilen bir durumda. Dolayısıyla büyük potansiyelli…Büyük nüfuslu, geleceği çok büyük olan bir ülkeden bahsediyoruz. Bu durum doğal olarak herkesin iştahını kabartıyor. Şu anda Türkiye’de 8 Çin markası faaliyet gösteriyor. Devletin uyguladığı çok ciddi engellemeler nedeniyle pek çok marka istekli olmasına rağmen Türkiye pazarına giremiyor. Bu sayı giderek artacak. Bu sadece Türkiye için geçerli değil. Bu Avrupa için de geçerli. Çin otomotiv sanayii dünyadaki üretimin yüzde 30’undan fazlasını gerçekleştiriyor. Tek başına yılda 30 milyonun üzerinde araç üretmeye başladılar. Dolayısıyla bunun önüne geçebilmek çok kolay değil.”
Çin Otomotiv endüstrisi dünyaya meydan okuyor!
“Otomotiv sektöründe 150 yıldır yerleşik bir düzen var. Aslında Avrupa markaları, sonradan gelen Japon ve Kore markalarıyla bir düzen içinde yürüyor. Şimdi Çin, bu düzene çok kuvvetli meydan okuyor. Eskiden bizim anladığımız Çin üretimi algısı da bu anlamda tamamen yıkılmış durumda.”
BYD’nin Türkiye yatırımı
“Çin’de çok fazla otomobil markası var. Çok fazla otomobil markası var ama hepsi belli gruplara dahil. Bu grupların en büyüklerinden biri de BYD. Dolayısıyla BYD’nin Türkiye’de yatırım yapması diğer bütün grupları da harekete geçirecek önemli bir hareket oldu.”
DFSK Türkiye’de yatırım yapacak mı?
“Bizim DFSK’da Çin’in ilk beşinde yer alan çok kuvvetli bir üretici ve Türkiye’ye yatırım iştahı tabii ki var. Ama harekete geçebilmesi biraz zaman gerekiyor. Bütün Çin markaları için de, büyük gruplar için de bunu söyleyebilirim. Çin’de tek tek marka üzerinden konuşmaktansa grup üzerinden konuşmak daha doğru olur.
DFSK grubunun içinde üç ayrı marka var. Biri üretimini sadece Çin’de satıyor. Diğer ikisi uzak, denizaşırı ülkelere satılıyor. Dolayısıyla bütün gruba baktığınız zaman çok ciddi rakamlarda üretimler yapıyor ve çoğunu ihraç ediyor. Türkiye bu anlamda büyük bir fırsat da sunuyor.”
BYD’ye sunulan ciddi teşvikler iştah arttırıcı oldu!
“Şimdi BYD dışındaki markaların bir çoğu fizibilitesini çalışıyor. Herkes teşviklere, Türkiye’de ne üretip satabileceğine bakıyor. Ona göre de planını yapıyor. Bunlar zaman alacak.
Bizim de DFSK olarak çalışmalarımız var. Burada önemli olan Türkiye’deki otomobil pazarında Çin markalarının da diğer markalar kadar kıymetli, kaliteli ve iyi otomobiller ürettiğini gösterebilmemiz. Bizim için birinci öncelik bu. Özellikle BYD yatırım kararından sonra açıklanan ÖTV indirimi teşviği şirketlerin önünü çok ciddi açmış gibi görünüyor. Hemen hemen bundan sonra bütün markaların ürünlerini Türkiye’de satışa sunacağını göreceğiz. Bizim de 27 Haziran’da satışa sunduğumuz 5 modelimiz var. Zaten bundan sonra Türkiye, Çin markaları için, biraz daha öne çıkar, diye düşünüyorum.”
ÖTV indirimi hangi modellere yaradı?
“Şarj edilebilir hibrit otomobiller bunlar. Devlet sadece şarj edilebilir hibrit otomobillerde belli özellikleri taşımak kaydıyla 4 tane şart belirledi. Eğer bunlara uyuyorsanız ÖTV yüzde 80’den yüzde 30’a düşüyor. Şu anda o şartlara uyan tek bir marka, tek bir model var ama herkes onun içine sığmaya çalışıyor. BYD’nin o modeli yakında satışa çıkıyor.”
Peki bu 4 şart ne?
“Elektrikli menzili 70 kilometrenin üzerinde olması lazım. Kombine emisyonu 25 gramın altında olması lazım. Benzinli motorunun 1,6 hacminin altında olması lazım ve matrahı da yani vergisiz fiyatı da 1 milyon 350 bin liranın altında olması lazım.Bu 4 kriteri yerine getirenlerin hepsi ÖTV indiriminden yararlanacak. Yani yüzde 30’a giriyor. Demin söylediğim gibi şu anda sadece BYD’nin bir modeli bunu karşılıyor ama o da daha Türkiye’de satışa sunulmadı. Bizim de bir modelimiz yüzde 30’a giriyor. DFSK’nın diğer 5 modeli de emisyon sınırının iki gram üstünde. Onu aşmaya çalışıyoruz. Bizim 5 aracın emisyon değeri 27. Bizim araçların 2 gramlık bir fazlalığı var. Onu da yeni modellerde geri çektik.”
Tüketicinin DFSK imzalı araçlara ilgisi nasıl?
“Şarj edilebilir hibrit ne demek? Hibrit aslında kullanmayı bilmek gereken bir otomobil çeşidi. Hem elektrikli hem de benzinli gidebilen, ihtiyaca göre, tüketicinin kullanımına göre elektriği veya benzini devreye alabilen, kendi kendini şarj edebilen, istediğiniz zaman da dışarıdan şarj edilebilen, aslında her şeyi bir arada sunan bir çözüm ve elektriklilerin yaşattığı menzil sorununu yaşatmayan, benzinlilerin yaşattığı yakıt tüketimi sorununu yaşatmayan bir çözüm.
Kendi aracımız Şarj Edilebilir Hibrit (PHEV) DFSK E5’ten örnek vereyim. 1150 kilometre menzil veriyor. Hem elektrik hem benzin deposu dolu olduğu takdirde 1150 kilometre menzil sunuyor. Bu çok ciddi bir rakam. Üstelikte yolda kalma riskiniz de yok. Tekrar benzin alarak yola devam edebiliyorsunuz ve o benzinli motor elektriği şarj ederek, bataryayı şarj ederek devam ediyor. Dolayısıyla bu çözümü; aslında elektrikli otomobillerin verdiği menzil sıkıntısını ortadan kaldırdığı için herkesin tercih edeceği bir yol olacağını tahmin ediyoruz. Hatta, rahatlıkla söyleyebilirim ki bundan sonra çok daha fazla şarj edilebilir hibrit göreceğiz Türkiye’de.”
Şu anda yıl sonu beklentilerinde farklılık var mı?
“Geçen sene biz tarihi rekor kırarak yılı kapatmıştık. 1 milyon 232 bin otomobil, ticari araç satılmıştı Türkiye’de. Benim beklentim yine 1 milyonun üzerinde ama geçen senenin altında yani 1 milyon 100 binler, 1 milyon 50 bin civarında bir pazarla bu yılı kapatmaktır. Aslında 1 milyon rakamı Türkiye için yeterli bir rakam değil. Avrupa’nın çok gerisinde. Türkiye gerek nüfusuyla, gerek kişi başına düşen araç sayısıyla değerlendirildiğinde, bizim çok rahat bir şekilde iki milyonluk, iki buçuk milyonluk pazarları görebiliyor olmamız lazım. Ama Türkiye’de uygulanan ÖTV vergi sistemi, özellikle BDDK’nın açıkladığı kredilerin üzerindeki baskı nedeniyle, şu anda o talep baskılanıyor. Türkiye’de böyle bir talep var. Türkiye her sene bir buçuk milyonu çok rahat yapabilir bir ülke. Bu halimizle Avrupa’da beşinci miyiz? Avrupa vergileriyle biz araç satıyor olsak, Avrupa’da ilk 2’ye gireriz. Yani Almanya, İngiltere, Türkiye sıralaması hayal olmaz.”
Sıfır ve ikinci elde durum ne olur?
“Belirli bir kural var. Sıfır satışları kuvvetli olduğu zaman, ikinci el yavaşlar. Bu Türkiye’de kuraldır, her yerde de kuraldır, zaten… Temmuz ayına kadar da sıfır satışları çok kuvvetli geldi. Dolayısıyla 2. elin bundan etkilenmesi çok doğaldır. İkinci el fiyatlar da bu sebeple düşer, gevşer. Şimdi artık güvenlik kuralları gereği araçların üzerine daha fazla güvenlik ekipmanı koymanız gerekiyor. Bu da doğal olarak araçların bedelini yükseltiyor. Şimdi güvenlik standartlarına uyumlu araçlar daha pahalı geliyorlar. Kampanyalar da bittiğine göre bundan sonrasında biraz daha fiyatların sıfırda yukarıya doğru gitmesini bekliyoruz. Özellikle yaz ayları da Türkiye’de mevsimsel özelliği açısından yavaş geçen aylardır. Ama biz; Mayıs, Haziran ve Temmuz’u hızlı geçince Ağustos’ta biraz yavaşlayacaktır. Eylül’le birlikte son çeyrek bizim için önemli. Ben ne olursa olsun son çeyreğin kuvvetli olacağını ve Türkiye’de satışların 1 milyonun üzerine çıkacağını düşünüyorum.”
Editör: Abdullah KURTAY