Hırant KASAPOĞLU / Auto SHOW Yayın Danışmanı – ALMANYA
2005 yılında ilk kez IAA Frankfurt Otomobil Fuarı’na katılan Geely, 20 yıl sonra Frankfurt’a Automechanika fuarıyla geri döndü. 20 yıl önce, Çin’de ürettiği araçları ihraç eden yerel bir otomobil üreticisiyken ve sadece Geely markasına sahipken, Geely Group 2024’te Frankfurt’ta Geely Auto, Lynk & Co ve Zeekr markalarının 8 yeni modelini ve yenilikçi elektrik teknolojilerini tanıttı.
Artık bütünüyle global bir otomotiv üreticisi olmaya hazırlanan Geely Group, bünyesinde Volvo, Polestar, Lotus gibi Batılı markaları da barındırıyor, Mercedes, Renault gibi global markalarla stratejik işbirlikleri yapıyor. Yang, fuarda yaptığı konuşmasında geçen yıl Avrupa’da 300 bin araç sattıklarını, Avrupa’da satılan araçların Avrupa’da tasarlanıp geliştirildiğini ve büyük bölümünün de Avrupa’da üretildiğini, Avrupa’da toplam 10 Ar-Ge ve tasarım stüdyosuna ulaştıklarını (İsveç, Almanya, İngiltere ve İtalya’daki tesisler bu sayıya dahil), yakın zaman önce Geely ve Renault joint venture işbirliğiyle kurulan Horse Powertrain şirketinin, gelecekte lider hibrid teknolojilerini geliştireceğini, geliştirilen bu motorların Renault ve Geely’nin yanı sıra Nissan ve Mitsubishi tarafından da kullanılacağını söyledi.
Automechanika fuarındaki EVA Elektrikli Araç Sergisinde görüşme fırsatı bulduğumuz Geely Holding Başkan Yardımcısı Victor Yang, Geely’nin Türkiye ve Avrupa pazarındaki stratejileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Avrupa pazarına sırt çevirmeyiz
Victor Yang’a Avrupa ve Türkiye’de Çinli otomobillere uygulanan gümrük vergisi tarifelerindeki artışları ve global pazarlara açılmayı hedefleyen Geely’nin, bunların üstesinden nasıl gelmeyi planladıklarını sorduk. Yang öncelikle, serbest ticaret ilkesine inandıklarını, bu tür gümrük duvarlarının, otomotiv endüstrisinin gelişimine ve sonunda da tüketicinin zararına olacağına inandıklarını, bunun iyi bir fikir olmadığını belirtti ve şöyle dedi; “Avrupa’da bazılarını bize yüz çevirse bile, biz Avrupa pazarına asla sırtımızı çevirmeyeceğiz”.
Avrupa’da yeni bir üretim tesisi kurmanın da bir opsiyon olabileceğini ama bunun kısa dönemde gerçekleşmeyeceğini belirten Victor Yang sözlerini şöyle sürdürdü: “Neyse ki bu bölgede önemli iş ortaklıklarımız var…”
Yüksek gümrük tarifeleriyle başa çıkmamız lazım
Gümrük tarifeleriyle nasıl baş etmeyi planladıklarını ise şöyle açıkladı; “Bu artırılan gümrük duvarlarıyla başa çıkmak için birkaç yol izlememiz gerekiyor. Öncelikle kar marjını ve karlılık beklentilerimizi düşüreceğiz. Bu nedenle kısa dönemde para kazanamayacağız.Ayrıca Avrupa’daki yerel iş ortaklarımızla çalışma olanaklarını araştırıyoruz. Bu sayede bu pazarlarda montaj üretimi yaparak daha düşük gümrük tarifelerinden yararlanabiliriz.
AVRUPA ve TÜRKİYE’DE ÜST SEGMENT STRATEJİSİ
Bir diğer önlemimiz ise Avrupa ve Türkiye’de sadece yüksek değere sahip, üst segmentteki ürünlerimizi pazara sürmek, giriş seviyesi modelleri getirmemek olabilir. Türkiye büyük ve önemli bir pazar, burada doğru ürünlerle, geniş bir ürün gamıyla ve doğru bir stratejiyle bulunmak istiyoruz.Umarım önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği hükümetleri Çin hükümeti ve Çin otomotiv endüstrisi ile görüşmelere başlar ve gelecek için neyin daha iyi olacağı yönünde çalışmalar yapılır. Çünkü AB’nin gümrük tarife kararı kalıcı değil, geçici bir çözüm. Biz AB otoriteleriyle dialoga hazırız. Global bir üretici olarak, müşterilere en iyi araçları, en iyi teknolojilerle sunmak istiyoruz. Bu ise doğru ortaklarla çalıştığınızda mümkün olabilir. Avrupa’da ZF, Bosch gibi ortaklarla çalışıyoruz. Sadece kendi Avrupa üretim tesislerimizde değil, bu ortaklıklarda da Avrupalı markalara katkı sağlıyoruz.
Türkiye’de fabrika kurmayacağız
Avrupa ve Türkiye pazarı için yeni bir fabrika kurmak, uzun zaman alacak bir yatırım planı. Neyse ki Avrupa’da Volvo gibi bir markamız, Renault, Mercedes gibi iş ortaklarımız var. Bu ortaklarımızla sürekli görüşüp, birçok olasılığı araştırıyoruz. Bunlar arasında iş ortaklarımızın kurulu tesislerinde, kapasite ve tedarik zinciri paylaşımı modellerini de değerlendiriyoruz.
Türkiye Geely için önemli ve stratejik pazar
Toplantıya katılan Geely üst düzey yetkililerinden, Asya-Pasifik bölgesi İş Direktörü ve Geely Auto International Müdür Yardımcısı Evin Ye ise Geely’nin Türkiye pazarına yaklaşımı için şu bilgileri verdi; “Türkiye’nin hızlı büyüyen bir pazar olduğunu gördük. Ayrıca global elektrik araç dünyası için de kilit öneme sahip, potansiyel bir pazar. Geely için Türkiye, önemli ve stratejik bir pazar. Hepimizin bildiği gibi, Türkiye’deki tam elektrikli otomobil pazarı, 2022 yılıyla karşılaştırıldığında çok hızlı bir büyüme gösterdi. Şu anda Türkiye pazarına en iyi şekilde girebilmek için aktif olarak çalışıyoruz. Model çeşitliliği yönünden zengin olan Türkiye pazarına en uygun modellerimizi getirmek için sürekli araştırmalar yürütüyoruz.”
Geely markaları arasında platform stratejisi
Farklı platformlar, ürün portfolyosu ve pazarlama stratejisiyle ilgili sorularımızı ise Victor Yang şöyle cevapladı; “Bugün Geely, 20 yıl önceki Geely’den çok farklı, gerek teknoloji, gerek tasarım, gerekse de kalite olarak. Volvo’nun Geely bünyesine katılmasıyla birlikte, Göteburg Ar-Ge merkezini ve yeni platformları hayata geçirdik. Çin pazarında Geely, Volvo ve diğer markalarımızla, dengeli bir marka stratejimiz var. Yeni gireceğimiz pazarların yapısına ve müşteri beklentilerine göre hangi markayla ilerleyeceğimize karar veriyoruz. Örneğin gelişen pazarlara Geely markası ile girmeyi tercih ediyoruz. Premium satışlarının önemli olduğu pazarlarda da Volvo veya Zeekr gibi markalarla var oluyoruz. Lynk&Co markası ise tamamen farklı ve genç bir müşteri kitlesini hedefliyor ve farklı bir otomobil sahiplik modelini benimsiyor, tıpkı Çin gibi Avrupa stratejimizin de önemli bir parçası oldu. Aynı pazara, birden fazla marka ile girmemeyi planlıyoruz ama Lotus veya Londan Taxi gibi daha düşük satış hacmine ulaşan markalar hariç.”
Tam elektrikli ve hibrit teknolojilerinin yanı sıra alternatif yakıtlar arasında en çok metanol üzerinde geliştirmeler yaptıklarını söyleyen Yang sözlerine şöyle devam etti; “Metanolün taşınabilirliği, depolanabilirliği diğer alternatif yakıtlardan daha pratik, metanol sayesinde CO2 emisyonunu aşağıya çekmek mümkün olabilir. Ayrıca ağır vasıtalar için metanol yakıt hücresi teknolojisini de geliştiriyoruz. Yıl sonunda binek otomobiller için yeni bir teknolojiyi sunacağız. Bu yeni esnek yakıtlı motorda metanol/benzin oranı, sürüş şekline ve çevre şartlarına göre sıfır ile yüzde yüz arasında sürekli değişebilecek, araç her iki yakıtı da sorunsuzca kullanabilecek.”
Auto SHOW olarak bizim yorumumuz şöyle; Victor Yang’dan Frankfurt’ta, Geely yönetiminin Avrupa’daki iş ortaklarıyla kapasite ve tedarik paylaşımı konularındaki işbirliklerine yaklaşımlarını dinledikten sonra, aklımıza acaba Avrupa’daki Renault veya Volvo tesislerinde, Geely CKD üretimi gelebilir mi şeklinde sorular oluştu. Bunların üzerine, bir de Hannover’deki IAA fuarında Habaş firmasının yaptığı, Volvo motorları (içten yanmalı benzinli, hibrit ve Plug-in hybrid) kullanılarak yapılacak binek otomobil (sedan ve SUV) üretimi açıklaması eklenince, akıllarda Geely’nin endüstriyel işbirlikleri konusunda daha fazla soru işareti doğdu. Çok yakın bir dönemde aklımızdaki bu soru işaretlerinin açıklığa kavuşacağını tahmin ediyoruz, Geely, farklı motor seçenekleriyle, sedan ve SUV olmak üzere, 8 modelle birden pazara güçlü bir giriş yapabilir. Tabii bunların tamamı bizim yorum ve tahminlerimiz, henüz markadan yapılan resmi bir açıklama yok.